Eren
New member
---
Eski Türkçede “Gül” Ne Demek?
Selam forum ahalisi!
Bugün biraz dil tarihi meraklılarına dokunacak, biraz da gündelik hayatta hepimizin kulağına hoş gelen bir kelimeyi masaya yatırmak istedim: “gül”. Şimdi hepimiz gülü bildiğimiz haliyle çiçek olarak tanıyoruz. Şiirlere, şarkılara konu olmuş, sevgilinin yanağına benzetilmiş… Ama işin aslı, Eski Türkçede “gül” kelimesi her zaman bugünkü anlamını taşımıyor. Hem dilbilimsel hem kültürel bir hikâyesi var. Gelin beraber karşılaştıralım.
---
Dilbilimsel Kökene Objektif Bakış
Erkeklerin bakışı burada devreye giriyor: veri odaklı, dilbilimsel analizle yaklaşan bir tavır.
- Eski Türkçe döneminde (Orhun Yazıtları vb.) “gül” kelimesi doğrudan bir çiçek adı olarak kullanılmıyor. Daha çok “gülmek” fiilinin kökü ön plana çıkıyor. Yani bugünkü “gül” (çiçek) Arapça kökenli olarak Türkçeye sonradan giriyor.
- Uygurca metinlerde “gül” kelimesi yerine çiçek anlamında farklı sözcükler geçiyor, ama “gülmek” fiilinin varlığı çok eski.
- Dolayısıyla erkek bakış açısıyla “gül” kelimesinin Eski Türkçedeki karşılığı esasen “gülmek eylemi”, Arapçadan gelen “ward/gul” üzerinden çiçek adı ise daha sonraki İslamiyet sonrası dönemde Türkçeye girmiş.
Burada veriye dayalı netlik var: Bugünkü “gül”ün (çiçek) kökeni farklı, Eski Türkçedeki “gül” ise eylem kökü.
---
Kadınların Duygusal ve Toplumsal Yorumları
Kadınların yaklaşımı ise daha çok toplumsal etkiler üzerinden şekilleniyor. Onlar için mesele sadece “hangi kökten geldiği” değil, kelimenin toplumda yarattığı çağrışımlar.
“Düşünsenize, Eski Türkçede gülmek eylemi var. Yani insana ait en doğal, en samimi duygu. Sonraki dönemlerde ‘gül’ çiçek olarak hayatımıza giriyor ve yine sevgi, güzellik, incelikle bağdaştırılıyor. Bu tesadüf mü sizce? Belki de iki anlam arasında gizli bir bağ var.”
Kadın bakışı burada dilin ruhuna dokunuyor: Gülmek ve gül çiçeği, her ikisi de insana mutluluk ve estetik veren şeyler.
---
Kültürel ve Tarihsel Karşılaştırma
- Orhun Yazıtları (8. yy): “gül” fiili var, ama çiçek olarak kullanılmıyor.
- Karahanlı Dönemi (10–12. yy): Arapça ve Farsçanın etkisiyle “gül” kelimesi çiçek anlamıyla edebî metinlere girmeye başlıyor.
- Divan Edebiyatı: Gül artık sevgilinin yanağı, dudağı, güzelliğin sembolü.
- Halk Kültürü: Gül aynı zamanda dini bir sembol hâline geliyor, Hz. Muhammed ile ilişkilendiriliyor.
Yani tarihsel süreçte “gül” hem fiil olarak Türkçenin en doğal köklerinden biri, hem de dışarıdan gelen bir çiçek adı olarak kültürümüze en çok işlenen sembollerden biri.
---
Eleştirel Yön: Tek Anlamla Sınırlamak
Bence burada eleştirilmesi gereken nokta, “gül” kelimesini sadece bugünkü çiçek anlamıyla düşünmek. Çünkü dil yaşayan bir organizma ve kelimeler zamanla farklı yönlere evriliyor. Eğer sadece bugünkü anlamına odaklanırsak, Eski Türkçenin derinliğini kaçırıyoruz.
Erkek bakışıyla “veri bu, köken bu” diyerek noktayı koymak kolay. Kadın bakışıyla “ama toplumda nasıl yankı buldu?” diyerek duygusal bağ kurmak da önemli. Gerçek resim, bu iki yaklaşım birleştiğinde ortaya çıkıyor.
---
Gülün Toplumdaki Sembolik Yeri
Bugün baktığımızda gül kelimesi sadece bir bitki adı değil:
- Şiirde: Sevgilinin güzelliğiyle özdeş.
- Dinde: Hz. Muhammed’in sembolü.
- Gündelik yaşamda: Hediyelik, sevgiyi gösteren çiçek.
- Deyimlerde: “Gül gibi geçinmek”, “gül yüzlü”, “gül kokmak.”
Eski Türkçedeki “gülmek” anlamı ile bugünkü “gül” çiçeğinin sembolleri birleşince, ortaya güçlü bir kültürel metafor çıkıyor: Hem insanın mutluluğunu, hem doğanın güzelliğini ifade eden bir kelime.
---
Forum İçin Sorular
Şimdi biraz da size sorular bırakayım:
- Sizce “gülmek” fiili ile “gül” çiçeği arasında bilinçli bir bağ kurulmuş olabilir mi, yoksa sadece tesadüf mü?
- Erkeklerin veri odaklı yaklaşımı mı size daha açıklayıcı geliyor, yoksa kadınların duygusal/toplumsal yorumları mı daha ikna edici?
- Bugünkü dilimizde “gül” kelimesinin en çok hangi anlamı baskın sizce: çiçek mi, gülmek fiili mi, yoksa sembolik kullanımlar mı?
- Başka dillerde de benzer örnekler var mı, yani hem eylem hem nesne olarak bu kadar güçlü bir kelime?
---
Sonuç: İki Yönlü Bir Hikâye
Toparlayacak olursak:
- Objektif bakışla: Eski Türkçede “gül” kelimesi esasen “gülmek” eylemiyle karşımıza çıkıyor, çiçek anlamı Arapçadan geliyor.
- Duygusal bakışla: “Gül” hem insana ait bir mutluluk eylemi, hem de güzellik ve sevgiyle özdeş bir çiçek olarak kültürümüzde çok güçlü bir sembol.
Yani tek başına köken bilgisi yetmiyor; toplumsal yankısı olmadan “gül” kelimesini tam anlayamayız. Belki de bu yüzden gülmek de, gül çiçeği de aynı şeyi yapıyor: İnsanlara mutluluk veriyor.
---
Kelime sayısı: ~850
Eski Türkçede “Gül” Ne Demek?
Selam forum ahalisi!

---
Dilbilimsel Kökene Objektif Bakış
Erkeklerin bakışı burada devreye giriyor: veri odaklı, dilbilimsel analizle yaklaşan bir tavır.
- Eski Türkçe döneminde (Orhun Yazıtları vb.) “gül” kelimesi doğrudan bir çiçek adı olarak kullanılmıyor. Daha çok “gülmek” fiilinin kökü ön plana çıkıyor. Yani bugünkü “gül” (çiçek) Arapça kökenli olarak Türkçeye sonradan giriyor.
- Uygurca metinlerde “gül” kelimesi yerine çiçek anlamında farklı sözcükler geçiyor, ama “gülmek” fiilinin varlığı çok eski.
- Dolayısıyla erkek bakış açısıyla “gül” kelimesinin Eski Türkçedeki karşılığı esasen “gülmek eylemi”, Arapçadan gelen “ward/gul” üzerinden çiçek adı ise daha sonraki İslamiyet sonrası dönemde Türkçeye girmiş.
Burada veriye dayalı netlik var: Bugünkü “gül”ün (çiçek) kökeni farklı, Eski Türkçedeki “gül” ise eylem kökü.
---
Kadınların Duygusal ve Toplumsal Yorumları
Kadınların yaklaşımı ise daha çok toplumsal etkiler üzerinden şekilleniyor. Onlar için mesele sadece “hangi kökten geldiği” değil, kelimenin toplumda yarattığı çağrışımlar.
“Düşünsenize, Eski Türkçede gülmek eylemi var. Yani insana ait en doğal, en samimi duygu. Sonraki dönemlerde ‘gül’ çiçek olarak hayatımıza giriyor ve yine sevgi, güzellik, incelikle bağdaştırılıyor. Bu tesadüf mü sizce? Belki de iki anlam arasında gizli bir bağ var.”
Kadın bakışı burada dilin ruhuna dokunuyor: Gülmek ve gül çiçeği, her ikisi de insana mutluluk ve estetik veren şeyler.
---
Kültürel ve Tarihsel Karşılaştırma
- Orhun Yazıtları (8. yy): “gül” fiili var, ama çiçek olarak kullanılmıyor.
- Karahanlı Dönemi (10–12. yy): Arapça ve Farsçanın etkisiyle “gül” kelimesi çiçek anlamıyla edebî metinlere girmeye başlıyor.
- Divan Edebiyatı: Gül artık sevgilinin yanağı, dudağı, güzelliğin sembolü.
- Halk Kültürü: Gül aynı zamanda dini bir sembol hâline geliyor, Hz. Muhammed ile ilişkilendiriliyor.
Yani tarihsel süreçte “gül” hem fiil olarak Türkçenin en doğal köklerinden biri, hem de dışarıdan gelen bir çiçek adı olarak kültürümüze en çok işlenen sembollerden biri.
---
Eleştirel Yön: Tek Anlamla Sınırlamak
Bence burada eleştirilmesi gereken nokta, “gül” kelimesini sadece bugünkü çiçek anlamıyla düşünmek. Çünkü dil yaşayan bir organizma ve kelimeler zamanla farklı yönlere evriliyor. Eğer sadece bugünkü anlamına odaklanırsak, Eski Türkçenin derinliğini kaçırıyoruz.
Erkek bakışıyla “veri bu, köken bu” diyerek noktayı koymak kolay. Kadın bakışıyla “ama toplumda nasıl yankı buldu?” diyerek duygusal bağ kurmak da önemli. Gerçek resim, bu iki yaklaşım birleştiğinde ortaya çıkıyor.
---
Gülün Toplumdaki Sembolik Yeri
Bugün baktığımızda gül kelimesi sadece bir bitki adı değil:
- Şiirde: Sevgilinin güzelliğiyle özdeş.
- Dinde: Hz. Muhammed’in sembolü.
- Gündelik yaşamda: Hediyelik, sevgiyi gösteren çiçek.
- Deyimlerde: “Gül gibi geçinmek”, “gül yüzlü”, “gül kokmak.”
Eski Türkçedeki “gülmek” anlamı ile bugünkü “gül” çiçeğinin sembolleri birleşince, ortaya güçlü bir kültürel metafor çıkıyor: Hem insanın mutluluğunu, hem doğanın güzelliğini ifade eden bir kelime.
---
Forum İçin Sorular
Şimdi biraz da size sorular bırakayım:
- Sizce “gülmek” fiili ile “gül” çiçeği arasında bilinçli bir bağ kurulmuş olabilir mi, yoksa sadece tesadüf mü?
- Erkeklerin veri odaklı yaklaşımı mı size daha açıklayıcı geliyor, yoksa kadınların duygusal/toplumsal yorumları mı daha ikna edici?
- Bugünkü dilimizde “gül” kelimesinin en çok hangi anlamı baskın sizce: çiçek mi, gülmek fiili mi, yoksa sembolik kullanımlar mı?
- Başka dillerde de benzer örnekler var mı, yani hem eylem hem nesne olarak bu kadar güçlü bir kelime?
---
Sonuç: İki Yönlü Bir Hikâye
Toparlayacak olursak:
- Objektif bakışla: Eski Türkçede “gül” kelimesi esasen “gülmek” eylemiyle karşımıza çıkıyor, çiçek anlamı Arapçadan geliyor.
- Duygusal bakışla: “Gül” hem insana ait bir mutluluk eylemi, hem de güzellik ve sevgiyle özdeş bir çiçek olarak kültürümüzde çok güçlü bir sembol.
Yani tek başına köken bilgisi yetmiyor; toplumsal yankısı olmadan “gül” kelimesini tam anlayamayız. Belki de bu yüzden gülmek de, gül çiçeği de aynı şeyi yapıyor: İnsanlara mutluluk veriyor.

---
Kelime sayısı: ~850